KALBİNİZİ SAĞLIKLI TUTMANIN 5 YOLU
- Dr. Yunus Emre Bıkmaz
- 3 gün önce
- 3 dakikada okunur
Kalp-damar hastalıkları nedeniyle dünyada yılda 20 milyonu aşkın insan hayatını kaybediyor. Türkiye’de ise tüm ölümlerin yüzde 40’ı kalp-damar hastalıklarına bağlı olarak gelişiyor. Kalp sağlığını olumsuz etkileyen faktörleri bilmek ve bu risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasını sağlamak, kalp sağlığını korumada önemli ölçüde etkili oluyor.
Çocukluktan İtibaren Dikkat Edilmeli!
Kalp-damar sağlığına “çocukluk”tan itibaren dikkat etmek gerekmektedir. Kalp-damar hastalıklarına sadece bir hafta veya bir ay değil, her zaman önem verilmelidir. Yani hastalığa yakalanmadan önce de hasta olduktan sonra da bu risk faktörlerine dikkat etmek ve özen göstermek çok önemlidir.
Kalp-Damar Hastalıklarını Önlemek Mümkün
Kalp-damar hastalıklarının gelişiminde temelde bir genetik yatkınlık da bulunmaktadır. Erkeklerde kalp hastalıklarının görülme riski kadınlara göre daha yüksektir, ancak kadınlar menopoz döneminden sonra 10 yıl farkla bu riski yakalar. Düzeltilebilir risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasıyla kalp-damar hastalıklarının ve bunlara bağlı ölümlerin önlenmesi mümkündür. Böylece çok pahalı tedaviler yerine daha düşük maliyetlerle alınacak önlemler, ülke ekonomisine de ciddi katkı sağlar. Bu noktada kalp sağlığını korumak için risk faktörlerini önlemek gerekmektedir.
Kalp-Damar Sağlığı İçin Dikkat Edilmesi Gereken 5 Önemli Kural:
Sigara kullanmayın: Kalp-damar hastalıklarında en önemli faktör sigara kullanımıdır. Sigara ile kalp-damar hastalıkları ve ölümler arasında matematiksel bir ilişki bulunmaktadır. Türkiye’de özellikle de erkeklerde daha fazla olmak üzere günümüzde hâlâ yaygın bir sigara kullanma durumu söz konusudur. Gençlerde de sigara kullanımının arttığı görülmektedir. Bu durum kalp-damar hastalıkları konusunda ciddi bir risk meydana getirmektedir.
Bol bol yürüyüş yapın: Hareketsizlik ciddi bir risk faktörüdür. Modern yaşamın getirdiği hareketsizlikle birlikte çok oturma durumu kilo alma eğilimini artırmaktadır. Eğer bol bol yürüyüş yaparak hareketimizi artırır ve beraberinde sağlıklı beslenmeye de dikkat edersek, bu sorunun önüne geçebiliriz.
Sağlıklı beslenin, tüketebildiğiniz kadar enerji alın ve kilonuzu kontrol altında tutun: Sağlıksız beslenme ve şişmanlık kalp-damar hastalıklarının gelişiminde önemli katkı sağlamaktadır. Şişmanlık hareketsizlikle birlikte ele alınması gereken ve düzeltilebilir önemli bir risk faktörüdür. Kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon ve daha birçok hastalık için şişmanlığın zemin hazırlayıcı olduğu bilinmektedir. Besin alımında aşırıya kaçılmaması ve her besin kaynağının, özellikle taze sebze-meyve, yağlar ve et gibi gıdaların dengeli bir şekilde alınması, doymuş yağ tüketiminin toplam enerjinin yüzde 10’undan daha az alınması ve bunun yanında şekerli besinlerin tüketiminin de azaltılması gerekmektedir. Özetle; tüketilebilen kadar enerji almak gerekmektedir, aksi halde tükettiğinizden daha fazla enerji almak hızlı kilo alımına ve obeziteye neden olmaktadır.
Kan basıncınızı düzenli olarak ölçtürün ve günlük tuz tüketiminizde 6 gramı geçmeyin: Bir diğer risk faktörü de, kan basıncı yüksekliği yani hipertansiyondur. Kalp krizi veya inme geçiren hastaların yüzde 80’inde kan basıncı yüksekliği bulunmaktadır. Dolayısıyla kan basıncını kontrol ettirmek ve kan basıncı yüksekse, bunu düşürücü önlemler almak gerekmektedir. Hekimin verdiği ilaçları düzenli kullanmak, önerilen beslenme biçimini uygulamak ve bilhassa aşırı tuzlu beslenmemeye dikkat etmek gerekmektedir. Sağlıklı ve hiçbir şekilde risk faktörü olmayan bir kişinin tuzsuz yemesi önerilmemektedir, fakat aşırı tuzlu beslenme doğal olarak sağlıklı değildir. Zaten hiçbir besin öğesinin aşırı alınması sağlıklı değildir. Ülkemizde tuz tüketiminin biraz yüksek olduğu bilinmektedir. Günlük tuz tüketiminin 6 gramı aşmaması gerekmektedir; ancak yapılan araştırmalara göre, Türkiye ortalaması 18 grama ulaşmaktadır. Tuz tüketimi “kesinlikle” azaltılmalıdır.
Kollesterol düzeyinizi düzenli olarak kontrol ettirin: Kan yağlarının yüksekliği önlenmelidir. Yapılan çalışmalara göre LDL-kollesterol (kötü huylu kollesterol) yüksekliğinin; kalp-damar hastalıkları, özellikle de damar sertliği gelişmesi ve ona bağlı rahatsızlıkların meydana gelmesinde önemli bir payı vardır. Bu konuda hekimin önerisine uyulmalı ve eğer hasta yüksek kalp-damar hastalığı riski taşıyorsa, diyabetikse, kalp krizi veya inme geçirdiyse mutlaka kollesterol düşürücü ilaçlar kullanmalıdır. Sonrasında da hekim kontrolü olmadan ilaç kullanmayı bırakmamalıdır.

Comentarios